OTİZM VE OTİZMLİ
ÇOCUKLARIN EĞİTİMİ
Caner Baştuğ – Edvin Bekteşeviç
Çoğunlukla kalıtsal bir özellik olarak çocuğa
geçen Otizm, gerek tedavi ve eğitim yöntemleri konusunda özellikle incelenen
bir alan. Akdeniz Üniversitesi akademisyenlerinden Doç. Dr. Nesrin Sönmez,
otizm konusunda görüşlerini bu söyleşide paylaştı.
Otizm tanısı koyulurken dikkat edilmesi gereken belli
başlı şeyler nelerdir?
Bu soruyu şöyle düzeltelim:
Otizm nedir? Otizmin belirtileri nelerdir? Otizm
teşhisi nasıl konulur?
Otizmin belirtileri yaşamın ilk 3 yılında
çıkmaktadır. Günümüzde otizm tanısı genellikle 3 yaşına kadar
konamasa da, bazı çocuklar 1 yaşına gelmeden bazı önemli işaretleri olabiliyor.
Nedir bunlar? Bebek, kendisiyle en yakından
ilgilenen kişileri tanıdığını gösteren tepkiler vermez; eliyle nesneleri,
kişileri işaret etmez. Göz kontağı kurmaz. Karşılıklı oyunlara katılmaz. Kucağa
alınmak istendiğinde kollarını uzatmaz. Bakımveren kişiler yanından odadan
ayrıldığında tepkisiz kalır. Hareket ya da sesleri taklit becerisi yoktur. Ya
hiç konuşmaz ya da konuşmayı bir iletişim aracı olarak kullanmaz. Adına tepki
vermez. Başını,
ellerini, bedenini sallama gibi tekrarlayan davranışlar görülebilir.
Otizmin en karakteristik belirtileri arasında
göz kontağı kuramama, çevreyle sosyal etkileşim içine girememe, ortak dikkat
becerisinin olmaması ve taklit becerilerindeki sınırlılıklardır. Bunların
yanında bazıları, konuşma gelişse de konuşmayı bir iletişim aracı olarak
kullanmayabilirler. Karşıdaki kişinin konuşmalarını papağan gibi tekrarlama
görülebilir. Dönen nesnelere aşırı ilgi, ses ve kokulara aşırı hassasiyet,
nedeni bilinmeyen öfke nöbetleri, takıntılı davranışlar görülebilir.
Oyuncaklarla işlevine uygun oynamayabilir. Çevreye karşı son derece ilgisizdir.
Yukarıda sayılan belirtileri genellikle aile
üyeleri ve yakın çevre ilk olarak fark etse de bazen çocuk doktorları da fark
edebilmektedir. Bu konuda ilk başvurulacak kişi çocuk psikiyatrisidir. Uzman
hekim DSM-IV tanı kritelerine uygunluk açısından çocuğu gözlemler, aileyle
görüşür, yakınlarıyla görüşür, gelişimsel tarama ve bir takım testleri
uygulayabilir. Sonuçta kriterlere göre kararını verir.
-Anne ve babalara tanının ardından
Bu çok kapsamlı bir soru. Ancak anne
babaların ve hatta anne baba adaylarının bu konuda bilgilendirilmesi şart. Erken
belirtiler fark edilip erken eğitime alındığında çok güzel sonuçlar elde
edilmektedir. Tanı aldıktan sonraki süreçte anne baba bir takım psikolojik
süreçlerden geçmekte ve en sonunda kabullenmektedir. Kabullenme son derece önemlidir. Artık bir
sorun olduğunun farkındadır suçluluk duygusunu öfkesini bir kenara bırakmıştır.
Çocuğunun problemini çözecek bir merci arayışına girmiştir. Bu noktadan sonra
bulundukları il ya da ilçeye bağlı Rehberlik ve Araştırma Merkezi’ne
başvurmalılar. Merkezde eğitsel değerlendirme yapıldıktan sonra özel eğitim
almasına yönelik karar çıkar. Bu raporla bulundukları bölgede hizmet veren bir
özel eğitim ve rehabilitasyon merkezine gidip zaman kaybetmeden özel eğitime
başlamalıdırlar. Otizmde erken tanı ve sonrasında verilen yoğun bir özel eğitim
süreci ile pek çok çocukta otizm belirtileri yok olmaktadır. O nedenle
özellikle bu konuda eğitim almış eğitimciler ile yola çıkılması çok önemlidir.
-Özel eğitimin otizmdeki önemi nedir?
Belirttiğim gibi özellikle erken yoğun eğitim
ile otizm belirtilerinden kurtulmak çoğu zaman mümkündür. Bu konuda yapılmış
bilimsel kanıta dayalı çalışmalarda bu sonuçlar gösterilmiştir. Otizmin
eğitimden başka bilinen bir etkili çözümü yoktur. Özellikle bilimsel dayanağı
olan uygulamalar (Uygulamalı Davranış Analizi) ile oldukça yol katedilmektedir.
Ancak bu yoğun eğitim oldukça pahalıya mal olabilmektedir. Devletin desteği
olmakla birlikte oldukça minimal ve yetersiz kalmaktadır. Aileler kendi
imkanları ile bu eğitime katılabilmekte çoğu çocuk da ekonomik durumdan dolayı
yararlanamamaktadır. Okul öncesi dönemde belirtileri görülen ve erken eğitimle
çözülebilecek bu problem, erken eğitim fırsatı olamayan çocuğun ve ailenin ömür
boyu sürecek bir mücadele sürecine dönüşmektedir. O nedenle özel eğitim zorunlu
ve gereklidir.
-Otizmli çocuklara uygulanan eğitim yöntemlerde tek bir yöntemin mi yoksa birden fazla yöntemin mı kullanılması doğru olur?
-Otizmli çocuklara uygulanan eğitim yöntemlerde tek bir yöntemin mi yoksa birden fazla yöntemin mı kullanılması doğru olur?
Her çocuk birbirinden farklıdır. Buna şu
yöntem şuna şu yöntem etkili gibi bir şey söyleyemiyoruz o yüzden. Ancak otizm
belirtileri gösteren çocuklarla uygulanan çok farklı yöntemler arasından
etkililiği kanıtlanmış olanları öğretmek istediğimiz beceriye göre
seçebiliyoruz. Çoğu zaman birden fazla
yöntemi bir arada kullanmak gerekiyor zaten. Ama burada önemli olan nokta
tekrar belirtiyorum bilimsel dayanakları olan yöntemlerin seçilmesidir.
-Eğitim ile otizmin tedavisi ne kadar mümkün?
-Eğitim ile otizmin tedavisi ne kadar mümkün?
Erken teşhis ve erken yoğun davranışsal
eğitimle sonuç alınamayan çocuk neredeyse yok gibidir. Ancak otizm yelpazesinde
çok farklı çocuklar var. Hafiften ağıra doğru bir sınıflama yapmak belki daha
doğrudur. Genellikle çok ağır çocuklarımıza ve özellikle erken eğitim fırsatını
kaçırmış çocuklarımıza hayatı boyunca bir yetişkin yardımı gerekli olacaktır.
Ancak orta ya da hafif düzey olanlarda ve özellikle de erken eğitim almış
olanlarda başarı şansı yükseliyor.
-Teknoloji (özellikle de televizyon) otizmi nasıl etkiler?
-Teknoloji (özellikle de televizyon) otizmi nasıl etkiler?
Otizmli olacak çocuğu anne karnında
belirleyebilecek bir teknoloji yok. Çocuk doğduktan sonra bahsettiğim
belirtileri göstermeye başlar. Bu sırada çevresel uyarıların yoksunluğu bu
problemin daha da erken çıkmasına ya da derinleşmesine hizmet edebilir.
Televizyon, bilgisayar, akıllı telefon ya da tablet gibi teknolojik araçlara
otizmli çocukların ilgisi oldukça fazla olmaktadır. Özellikle de televizyon
seyretmek son derece zarar verebilmektedir. Çocuk zaten kendini iletişime
kapatmışken bir de televizyon ile tamamen dışarıya dış uyarılara kendini
kapatmasına neden olmaktadır. Televizyon karşısında duruyor saatlerce izliyor
ve bu sırada çevresinde olan bitenle hiç ilgilenmiyorken yakınındakiler
(özellikle de bakıcılar) kendi rahatlarını düşünerek buna izin veriyorlar.
Ancak bu onun zararına olmaktadır. Çocukların bol uyarıcıya ihtiyacı vardır bu
dönemde. Bunlardan mahrum bırakacak her türlü etkinlik çocuğun daha da
kötüleşmesine, bağımlı olmasına, kapatıldığı an öfke nöbetleri geçirmesine neden
olur. Bu da ebeveynleri kısırdöngüye sokar. Bizim ilk önerdiğimiz şeylerden
biri televizyonu tamamen kapatın olmaktadır. Otizmli çocukların teknoloji
merakını bilerek bu konuda yazılımlar geliştirilmekte özellikle tablet
uygulamaları ile bu merakın bir öğretici materyal haline dönüşmesi
sağlanmaktadır.
0 yorum :
Yorum Gönder